Bizler sessiz kaldigimizdan kaybettik |
|
|
Dienstag, 4. April 2017 |
Bizler sessiz kaldığımızdan kaybettik,yani maça 1-0
geriden başlıyoruz.
Avusturya´da Entegrasyon konusu ilk kez 2008 yılında
hükümet programına girebilmiştir. Bu yıllara kadar bizleri hep gidici olarak
görmüşler. 2010’da, belediyeler, eyaletler ve federal yönetim uygulamaları
“Entegrasyon için Ulusal Eylem Planı” (Nationaler Aktionsplan für Integration)
adı altında birleştirilmiştir. Bunu gerçekleştirken bizler dahil değildik, STK
lar sessiz kaldı ve onlarda bizleri çağırma ihtiyacı duymadı.
2014 yılı ise Avusturya entegrasyon politikaları
açısından bir dönüm noktası kabul edilmektedir.
Bu yılda “göçmenleri kendi kaderlerine ve entegrasyonu
tesadüfe bırakma yanlışının artık tekrarlanmaması” düşüncesi çerçevesinde
Hükümet bazı adımlar atmaya başladı. Ama yine bizleri dahil etmeden, ben
yıllarca dile getirdim bizlerle sorun var ise çözmek için bizlerde konulara
baştan dahil olmamız gerekiyor diye.
2011 yılında İçişleri Bakanlığı’nın altında bir Başkanlık
olarak kurulan Entegrasyon Sekreterliği (Staatssekreteriat für Integration),
2014 yılında Dışişleri Bakanlığı ile birleştirilerek “Avrupa, Entegrasyon ve
Dışişleri Bakanlığı” ismi altında Bakanlık düzeyine yükseltilmiştir.
Ülke içerisindeki entegrasyon çalışmaları ile dış
ilişkiler arasında sinerjiyi temin etmesi hedeflenen bakanlığın temel hedefi
entegrasyonun mümkün olduğu kadar erken başlaması olarak açıklanmaktadır . Bu
amaçla belirlenen ’50 maddelik Plan’ (50 Punkte-Plan) kapsamında, göçmenlere yönelik
oryantasyon seminerleri, dil kursları ve iş piyasasına giriş için bir takım
destekler sunulmaktadır .
Bunun yanında, Bakanlığın bazı icraatları bir takım
eleştirileri beraberinde getirmiştir.
Avusturya’da 1912 yılından beri yürürlükte olan ve Müslümanların
ibadet hak ve özgürlüklerini düzenleyen “İslam Yasası” (Islam-Gesetz), O
dönemin Entegrasyon Bakanı şimdinin Başbakan’ı Sebastian Kurz’un girişimleriyle
2015 yılında güncellenmiş ve bu süreç hararetli tartışmalara neden olmuştur.
Bu tartışmalar esnasında, aşırı sağcı FPÖ
milletvekilleri, “İslam’ın Avusturya’nın bir parçası olmadığı” ve Avrupalı
değerlerle uyuşmadığını dile getirerek bu yasa ile radikalleşmenin önüne
geçilmesinin hedeflendiğini ifade etmişlerdir. Bizler ise maalesef yine
yeterince sesimizi çıkartamadık.
Yasa; Müslümanlara yönelik genel şüphe, yurt dışından
gelen imamların engellenmesi, imamların sadece Avusturya üniversitelerinde
yetiştirilmesi, Bakanlar Kurulu’nun cemaatlerin tanınması ve lağvedilmesinde
yetkili olması, camilerin tüzel kişiliğe zorlanması ve dini etkinliklerin
güvenlik gerekçesiyle iptal edilebilmesi gibi düzenlemelerden ötürü Avusturya
Müslümanları tarafından yoğun eleştiri almaktadır, lakin yeterince birlik
sağlanamadığından, istendigi sonucu göstermemekte.
Başka hiçbir inanç grubu için getirilmeyen bu
kısıtlamalar, Avusturya’daki Türk Müslüman nüfus için çok kültürlülük ve inanç
özgürlüğü adına bir hayal kırıklığını simgelemektedir.
İlk kez 2017 yılın başlarında, Entegrasyon Bakanlığı
yetkililerince dillendirilmeye başlanan, kamusal alanda başörtüsü yasağı
söylemleri ise Avusturya’da entegrasyon politikalarının geldiği noktayı
göstermesi açısından önemlidir.
Uygulanmak istenen bu baskıcı ve dışlayıcı politikalarla,
özellikle Müslüman göçmenlerin “Avusturya değerleri” ve hâkim kültüre sadakat
bağlamında kimliklerinden feragat etmeye zorlandıkları görülmektedir.
Bizler artık burda kalıcı olduğumuzu kabul ederek gereken
adımları atmalıyız, aksi takdirde bizleri daha çok zor günler bekliyor
|
Letzte Aktualisierung ( Donnerstag, 5. April 2018 )
|
Siyaset ve Siyasetciler |
|
|
Montag, 28. August 2017 |
Sevgili
okuyucularım, bizler bu avusturyaya nicin geldik, elbette vatandaki ekonomik
sorunlardan kurtulmak ve iyi bir yaşam sürdüre bilmek için.
Uzun süredir
burda yaşıyoruz burayi artik vatan olarak bildiğimizden, her konumdada bunu
gerçekleştirmemiz gerekiyor.
Siyasi
haklarımızı aramak ve toplum olarak isteklerini burdaki siyasi platfomlarda
duyurula bilinmesi için, elbette Siyasetciler gerekiyor.
Bunu Avusturya kökenli Siyasetcilerde bizler
için yapabilir, fakat bunların sayısı nadir ve bizim toplumun tam isteklerini
bilmedigi kanatındayım.
Bundan
dolayi türk kökenli arkadaşlar, bu konuları daha iyi bir şekilde müdafa
edebilir, cünkü onlar sizden biri burda sizin yaşadığınız sıkıntıları yaşadılar
ve yaşamakdalar.
Fakat bu
arkadaşlarımızın çabası ne kadar fazla olursa, çekemeyenide daha fazla artıyor
ve bununlada kalmıyor daha kötüsü bu arkadaşları kötülüyorlar, çamur atıyorlar
gereksiz suçlamalarda bulunuluyor, şikayet etmeye kalkıyorlar, bu arkadaşların
yüksek miktarlarda maaş aldığı söyleniyor, keşkede öyle olsaydı, fakat şunu
bilmemiz gerekiyorki, bu arkadaşlar zamanlarının çoğunu üçret almadan
yapmakdadır, aldıkları ise genelde toplantı başına çok cuzi rakamlardır, bu
mikdarlar inaninki çoğu zaman bir Sigara almıya bile yetmiyor, buna rağmen
çekemeyenler, aksini anlatıyorlar, bende bilhassa bu arkaşlara şunu söylemek
istiyorum , kesin iftira atmayı, söyledikleriniz doğruysa, arkadaş sizde girin
siyasete, sizde alın o zaman o yüksek maaşları.
Adnan Dincer
NBZ Genel Başkanı
#adnandincer
#nbzaustria
|
Bu Is Siyasetle olmaz |
|
|
Montag, 28. August 2017 |
Bu söylem dışarıdan gelen bir salgın
hastalıktır. Size bu hastalıgın sürekli telkin eden bir grubun ve çevrenin
olduğunu unutmayınız. Eger bu gruba ve cevreye karşı direnir ve kendinizi
zihinsel acıdan koruma altına alırsanız, bu tür söylemler sizi etkisi altına
alamaycaktır. Aksi halde, bir zaman sonra bu grubun ve çevrenin kopyası
olduğunuzu ve bu iş siyasetle olmaz söylemini söylüyor hale geldiğinizi
görürsünüz. Önemli olan böyle bir düşünce içine girmemek.
Dıştan kaynaklanan bu iş siyasetle olamaz hastalıgını iyi ve doğru teşhis
edebilmemiz için önce bu hastalıgın hangi ifadelerden meydana geldigine
bakalım.
Siyaset oyalamadır,
demokrasi kafir icadıdır
Politika yalancılıktır
Siyaset yalancıların işidir
Toplum için bir şey yapamazlar
seçsekde ne olacakki
vs.
Insan milletsiz, millet devletsiz, devlet siyasetsiz, Siyaset insansız
olamaycağına göre „ bu iş siyasetle olmaz“ sözü ya bilenler tarafından ya da
bilmeyenler tarafından söyleniyordur.
Bilenler tarafından söyleniyorsa bunda bir kasıt vardır- Çünkü ilim, böyle bir
şeye asla müsade etmez, söyleyenlerin maksadı ne ola bilir acaba? Toplumu
bölmekmi?
Bilmeyenler tarafından söyleniyorsa, kasıt yok, bilgisizlik vardır. İşte bu tür
kişiler Siyaset yaptıkları halde bu iş siyasetle olmaz derler. Bazı örnek
verecek olursak:
Siyasi haberleri dinlemek Siyaset değilmi?
Siyaseti konuşmak Siyaset değilmi?
Seçimlerde oy kullanmak Siyaset değilmi?
Bir seçilmiş olandan bir işin yapılmasını istemek Siyaset değilmi?
Bilindigi gibi hastalıkların faydası olmaz zararı olur, dolayısıyla bu
bahsetmiş olduğumuz hastalıgın hem ferdin kendine hemde topluma çok zararları
vardır.
Zararlardan bazıları örnek olarak göstermek gerekirse:
Bu iş siyasetle olmaz demek, bütün insanların ilgilendiği, faydalandıgı, davalarına,
fikirlerine, ideojilerine, inanclarına hizmet etmek için kullandıkları
siyasetten mahrum kalmak demektir.
Bu iş siyasetle olmaz demek, ben, benim ve milletimin yönetimiyle ilgilenmem,
kim ilgilenirse ilgilensin demektir.
Siyasetle ilgilenmeyenlerin siyasetiyle ilgilenen mutlaka olur, Ama bunlar
bizim siyasetimize ne kadar faydalı olabilirler?
Bu iş siyasetle olmaz demek, devletleri inkar etmekdir, çünki devletler
siyasetle yönetilir. Gerçekleri inkar edemeyiz.
Bu iş siyasetle olmaz diyenlerin kurdukları dernek, cemiyet, kuruluşlar ve
benzerleri asla başarılı olamazlar. Çünkü en az mensubu olan aile de dahil
olamak üzere hiçbir kuruluş siyasetsiz olamaz.
Gelin birde beraberce Siyaset bizi nasıl etkilediğine göz atalım:
Çok kişi „ bizi siyasete / politikaya karıştırmayın“ dedi ve halan demekde, ama
şunu unutmayınki siz siyasetin taa içindesiniz, sizleri buraya getiren iş ve
ekonomi politikası´dır, sizi burada tutan ve çalıştıran sosyal politikadir ve
„sizleri buradan artık çalıştınız, verginizi ödediniz, ama artik her şeyimiz
var, sizlere ihtiyacımız kalmadı, sizlerde zaten bizim gibi olmadınız, gidin
artık“ diyende ırkcı politika değilde ne acaba? Gördügümüz gibi – günlük
yaşamamız her gün siyasetin içindedir.
Bir siyasi kuruluş olarak bizim işimiz sag ve solla, onunla bununla değil bizim
davamız burdaki yanabcıların asgari sorunlarını tespit etme ve bunlara çözüm
üretme ve Vatandaşımızın hakkını korumak, bunuda gerçekleştire bilmek için:
Birlik ve beraberlik içinde olmamız
lazım.
Biz burada huzur içinde, burdaki insanlarla kardeşce bir arada yaşamak
isteyenleriz. Türk toplumu olarakda her siyasi mercide temsilcilere ihtiyacımız
var. Herkes bu konuda aktiv rol alması gerekiyor, seçilemem diye bu işin içinde
olmamak yanlış olur. Aktiv olmasanız bile en azından siyasetle ilgilenlere
destek vermemiz gerekmezmi ?
Adnan Dincer
NBZ Genel Başkanı
#adnandincer
#nbzaustria
|
Letzte Aktualisierung ( Montag, 28. August 2017 )
|
NRW Wahlen 2017 und die antretenden LISTEN |
|
|
Montag, 28. August 2017 |
Wieso
sollten die Bürger und Bürgerinnen bei der kommenden Nationalratswahlen LISTEN bzw.
Namenslisten wählen? Bei diesen geht es hauptsächlich darum einigen wenigen,
und meist dem Spitzenkandidaten ein Mandat zu ermöglichen, wir haben in der
Vergangenheit miterleben dürfen, wie solche Namensliste meist nach einer Periode
oder weil der/die SpitzenkandidatInn
nicht mehr antritt sich auflösen, dabei muss schon die Frage gestellt werden, wieso
diese Personen dann Jahrelang in den Parteien dabei waren, dort nicht viel
bewegt haben, oder geht es darum, nur
weil Sie nichtmehr oder auf wählbaren Plätzen aufgelistet sind um Ihr eigenes
Ego zu befriedigen Namenslisten gründen und dabei viele BürgerInnen in die Irre
führen. Was können diese Listen, falls Sie den Einzug schaffen, bewegen?
Und Was
passiert mit einem Rückzug des Namensgebers oder gar bei dessen Tod? Dann
verliert doch die Liste seine Legitimation und bei der der nächsten Wahl gibt
es sie nicht mehr, ist es dann nicht IRRE Führung der WählerInnen?
|
Das Leben |
|
|
Freitag, 18. August 2017 |
Das Leben geht weiter, die Frage ist in welcher Art und Weise?
Jeder kann bis zu einem bestimmten Teil des Lebens selber bestimmen, jedoch gibt es manche Aspekte die unwillkürlich dein Leben mit beeinflussen.
Also ist es so, ob wir in einem Zug sitzen, mit einer vorbestimmten Geschwindigkeit, die sich in eine Richtung bewegt, dieser bleibt stehen oder reduziert die Geschwindigkeit bei anfahren eines Bahnhofes.
Genau dieser Zeitpunkt ist der Wendepunkt deines Lebens, stei...ge in einen anderen Zug und du wirst feststellen, dass dieser mit einer anderen Geschwindigkeit fahren und dich an einen anderen Ort bringen wird………..
Habe Mut und steige in den anderen Zug…..wenn du es nicht machst, wirst du dir immer die Frage stellen, wohin ging der ZUG bzw. mein Leben…..
|
|